Yan Etkiler ve Ülkemiz Gerçeği

Görsel ve yazılı medyada bazen bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde tıbbi bitkilerin ve bitkisel ilaçların yan etkisi konuşulmakta ancak kullanılan sentetik ilaçların yan etkilerinden hiç bahsedilmemektedir. Örneğin;üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada ya da bu enfeksiyonların daha kolay ve kısa sürede atlatılmasında, tüm dünyada en çok ekinezya bitkisinden elde edilen preparatlar kullanılmaktadır. Avrupa ve ABD’de Ekinezya preparatları kışın satış rekorları kırmaktadır. Ekinezya yerine kullanılacak sentetik ürünlerin neden toksik etkilerinden ve yan etkilerinden bahsedilmemektedir. Bilimsel literatürler ışığında birçok makaleyi değerlendirip ve kullanılan diğer seçeneklerle karşılaştırıp halkımızı öyle bilgilendirmek zorundayız.

Kalp–damar hastalığı riskinin azaltılmasında yüksek kolesterol seviyelerinin düşürülmesi için statin türü ilaçların kullanımının yararı olduğu kadar zararları da vardır. Statinlerin karaciğer testlerinde bozulma, kas ağrıları, uyuşma, bacaklarda soğukluk, hafıza kaybı, cinsel istekte azalma ve şeker hastalığı riskini arttırması gibi ciddi yan etkileri vardır. Dünyada çok sayıda insan bu yakınmalardan yakınmakta ve hasta forumlarında yoğun olarak paylaşılmaktadır. Halbuki bu amaçlarla kullanılabilecek doğal ürünlerin (Balık yağı, sarımsak ekstresi, üzüm çekirdek ekstresi, resveratrol, çoban çökerten ekstresi gibi) yan etkileri hemen hemen yok denecek kadar azdır. Böyle bir durumda doğal ve bitkisel ürünlerden yardım almak doğru bir seçenektir.

 

Türkiye’nin ilaçta dışa bağımlılığı her geçen yıl daha da artmaktadır. Ülkemizde İlaç AR-GE yatırımları çok az düzeydedir ve yeni ilaç keşfi ülkemizde yapılamamaktadır. Yeni ilaçları keşfeden ülkelerdeki AR-GE giderlerinin büyük bir kısmı da kamu fonlarınca karşılanmaktadır. Bu anlamda Türk ilaç sanayinin gerçek anlamda ilaç keşfi yapması ve referans ilaç üretmesi çok zor görünmektedir. Ülkemiz şimdiye kadar bir ilaç keşfi yapmamıştır.

Ancak bitkisel ürünler ve bitkisel ilaçlar için durum böyle değildir. Ülkemiz, bitkisel ürünleri tarladan başlayarak her aşamada üretecek, yeni ürünleri geliştirerek pazara sunacak yeterli bilgi birikimi ve teknolojiye sahiptir. Bize düşen bu konuda yerli üretimi ve üreticileri desteklemektir.